Ara

31 Ekim 2020 Cumartesi

Taş Gemi - Cahit Zarifoğlu-



...

Rüzgar da koşar

Nasıl sever misiniz

Ya kimbilir hangi sevincin

Hangi gerçeğin çiçeği

Göz nuru

Hangi hangi geleceğin

Ağacı gelir dize

Çılgınlık gibi mutlaka

Işıklı imkan içinde


Sol burna mıknatıslı demir halka

Acıklı hapşırır diye belkemiğinin

Durmadan mutlu geçmişini


Ananız ve babanız

Balalan ağızlarıyla

Onurları durmadan azalır. Döllenirler

Ve başımızın içi cenaze

Bir cama bin çekiç

Başımız cenaze

Canlı tabutlarınızla

Kutupsuz kıplesiz

Hangi putun önünden geçmektesiniz

...

-Cahit Zarifoğlu-

30 Ekim 2020 Cuma

Herkes Öldürür Sevdiğini -Oscar Wilde-




Oysa herkes öldürür sevdiğini,

Bunu böyle bilin,

Kimi hazin bir bakışla öldürür,

Kimi latif bir sözle,

Korkaklar öperek öldürür,

Yürekliler kılıç darbeleriyle!


Kimi gençken öldürür sevdiğini,

Kimi ihtiyarken;

Kimi şehvetli ellerle boğar,

Kimi sevdiğini altına boğar:

Merhametlisi bıçağını savurur,

Çünkü böyle ölen çabuk soğur.


Kimi az sever, kimi çok,

Kimi alır, kimi satar,

Kimi öldürürken gözyaşı döker de,

Kimi gözünü bile kırpmaz:

Çünkü herkes öldürür sevdiğini,

Ama herkes öldürdü diye ölmez.

-Oscar Wilde-

29 Ekim 2020 Perşembe

Kepenk




Bilenirken karanlığım aydınlığıma

Kıvılcım ile tutuşuverir

Kepenkleri kapanmadan

Durulmadan kar taneleri

Bir ayaz da mahkum eder duyguları

Güneşin yüzsüzlüğü ile aydınlanıverir

Gecelerin bağrı yanık yarasında

Çürümüş ipleriyle bağlıyken elim kolum

Askıda kalmış gövdemle göğsümü kabartırım

Dimdik başımla da

Kurumuş bahtımın tozlu sayfalarında

Bir sandalye çeker baş köşeye kurulurum

Aşsız kaşıklar elimde demetlenirken

Boğazımda düyümlenir şükürsüz lokmalarım

Yalnızlığım rüzgarlarla çırpılırken 

Elimde kalır umutsuz yarınlarım


-T.Fatih Karabekmez-

26 Ekim 2020 Pazartesi

Üstü Kalsın -Cemal Süreya-


 

Ölüyorum tanrım

Bu da oldu işte.


Her ölüm erken ölümdür

Biliyorum tanrım.


Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir..


Üstü kalsın..

-Cemal Süreya-

25 Ekim 2020 Pazar

Karanfil



Yarım sayfalar sürülü önüme

Kalemim fazla geliyor

Ömrün kısalığında

Her detayında boğucu: sözler, umutlar..

Dökülüyor yürekten

Dilsiz kalemiyle

Kokuşmuş sayfalara karanfil basıyor

Gül kurularının ardında 

Ve silgi tozlarıyla taşkın sayfalarca.

Boşluk yok

Silik yazıların yeri dolmuş

İzi ya dünde kalmış ya da yarında

Ömürden kaçarı yok

Unutulur diye lekelerle doluyken

Ya hatırlarsak!

Bu son mu olur?

Başlangıç mı?


-T.Fatih Karabekmez-

24 Ekim 2020 Cumartesi

Tuz ve Yara -Şilan Avcı-



Şehrin kirli saçlı kederi

Ve efsunlu bir öğlen güneşiyle çağlıyor kanlı dere..

İçinde et bırakmış, can bırakmış bir şiir gibi adın.

Yarama sardığın peygamber çiçeği kokusu

Ve suyun ince belinden tutmuş bir sevda korkusu..

Başımı eğdiğin küslüğün gölgesinde ağlıyor çiçekler.

Düşüp kendimi incittiğim sabahlar kadar yorgun ve uykulu kalbim.

Gecenin rengi kara..

Canımda tuttuğum, tuz ve yara..

-Şilan Avcı-

Sizin Hiç Babanız Öldü Mü? -Cemal Süreya-



Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum

Yıkadılar aldılar götürdüler

Babamdan ummazdım bunu kör oldum

Siz hiç hamama gittiniz mi?

Ben gittim lambanın biri söndü

Gözümün biri söndü kör oldum

Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak

Şöylemesine maviydi kör oldum

Taşlara gelince hamam taşlarına

Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi

Taşlarda yüzümün yarsını gördüm

Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

Yüzümden ummazdım bunu kör oldum

Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

-Cemal Süreya-

21 Ekim 2020 Çarşamba

Kaldım -Özdemir Asaf-



Seni düşlerime aldım,

Uykusuz kaldım.

Seni uykularıma aldım,

Düşsüz kaldım.

Başıma aldım, sensiz;

Gönlüme aldım, başsız,

Sensiz, yollarda pulsuz,

Pullarda mektupsuz kaldım.

Sana adlar aradım...

Ardında adsız kaldım.

-Özdemir Asaf-

13 Ekim 2020 Salı

Gece


 

Boyasız yaşlarım

Beni bağışlayın

Gözlerimin ardında sizleri unuttular

Al allıklara bulanırken

Süslerinde kaybettiler izini

Duyamadılar, dokunamadılar

Şefkatle

Yapamazdı da kimse, yapamadılar

Ne mi yapmalı şimdi?

Saklanın, sığının gecelere

Yaşanmamış ömürler adına

Kanmayın batmayan güneşlere

Işıkların vefasızlığı 

               Yakarken teni

Derinden sızlatıyor şefkati

Farkımız da bu değil mi?

Sızlıyor


-T.Fatih Karabekmez-

12 Ekim 2020 Pazartesi

Cıgarayı Attım Denize -Cemal Süreya-

...

Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen 

Bir bulut geçiyorsa onu görürdük

Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu

Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu

Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına

Bir cıgara atmışsak denize

Sabaha kadar yandı durdu.  

Memleketim -Nazım Hikmet-

 (Kendi sesinden Memleketim ve Ceviz ağacı şiirleri)


Memleketim, memleketim

Ne kasketim kaldı senin ora işi

Ne yollarını taşımış ayakkabım

Son mintanım da sırtımda paralandı çoktan

Şile bezindendi

 

Sen şimdi yalnız saçımın akında

İrfarktında yüreğimin

Alnımın çizgilerindesin memleketim

Memleketim, memleketim…

11 Ekim 2020 Pazar

Sen beyaz bir kadınsın - Attila İlhan-




asıl büyük sarhoş benim uzaktaki

ben ki tek damla şarap içmedim

ekmeğin beyaz zeytinin siyah olduğunu biliyorum

asıl büyük sarhoş benim uzaktaki

benim kusturucu sarhoşluğum

yoksulluğum


yüzüme bakmasan da yağmura düşürsen de gözlerini

gözlerime bakmasan da ne kadar

o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor

uykularımda nefesinin sıcaklığı

o kadar

hangi akşam kapımı çalan sen değilsin

sen değil misin

gizli bir kıvılcım gibi gözbebeklerimde duran

umutsuzlandığım her akşam

senin rüzgarın almıyor mu uğultulu yorgunluğumu

yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman 

ellerimden sımsıkı tutmuyor mu

senin iyimserliğin


bu tezgahı kurdumsa ben senin için kurdum

senin için dokuduğum basma ve pazen

denizin yeşilinden süzdüğüm  balık

göğün mavisinden çaldığım kuş

senin için

felsefe okudumsa iktisat okudumsa geceyarıları

boğazım kurumuş içim bir kalabalık

sıcacık mısralar okudumsa yunus'dan

senin için okudum

geceyarıları


sen beyaz bir kadınsın

uzaktaki

gözlerin aklımdan çıkmıyor

   sen beyaz bir kadınsın karanlıkları dinleyen

uzaktaki

sarmaşıkları duyuyor musun rüzgarda

yorgun başını üşümüş yastığına koyuyor musun

uyuyor musun


-Attila İlhan-

10 Ekim 2020 Cumartesi

Ceviz Ağacı -Nazım Hikmet-


Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda

Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz

Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda

Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl

Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril

Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil

Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var

Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a

Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım

Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u

Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda

Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

 -Nazım  Hikmet Ran-


Kül


Durgun denizimde yelkeni açık bekliyorum

Yaprak dökmeyi unutmuş ağaçlar

Ve küflü sandalım baharını yaşıyor

Kıl kıpırdatmaz rüzgarlarda dalgalı yüreğim

İnen her bir adımda çatırdıyor

Denizine sağlam basarken çapa tutmaz kökleri

Ve dehlizlerde kaybolmuş kül serpili yolları

Boyunca uzanmış bir ırmağa kapılı

Ucunda ben yaşamı kokluyorum

Yozlaşmış dalgaları ölümün kafiyesini tutturmuşken

Yüreğim dansa duruyor

  Ben ayak uyduramazken

  Dansa kaldırılıyorum.


-T.Fatih Karabekmez-

9 Ekim 2020 Cuma


Admin çalışıyor...

 

Hayatın Rengi




Bir hayale dalmak istiyorum

Her rengin izi olsun bu hayalde

Yeşil, mavi, kırmızı…

-Özellikle de kırmızı-

Ama acı olmasın bu hayalde

Dökülen değil yeşeren bir kırmızı olsun

Sevgi olsun anlayacağınız

Daim olsun

Gülmek bu kadar içtenken

Bir ırmak dinletisiyle şahlansın bulutlar

Beyazlığa dem vursun

Göz kapağım kadar yakınken bana

Aydınlansın kırmızı

Yeşil cennet sararmadan

Bir tutam daha koklayayım yurdumu

Her rengin hüznü mutluluğa karışırken

Ben de karışayım

Şu derbeder karanlığa kalmadan

Beyaza sarılayım

Sımsıkı tutayım onu.

Ayrılışım gökkuşağında olsun


-T.Fatih Karabekmez-

Araf




Gün olur zordur

Geçmez, geçmez kafa geçmişin çengellerindeyken

Gün be gün inatlaşır, zamanla da geriye gider

Durduralım

Ayaklara inat yürüyelim olta döndüğü kadar

Ne kutlu bize

Takıldık bir kere oltaya unutulmaz artık

Ne zaman kaçayım desen,

Çengelin acısı hatırlatır kendini.

 

Hatırlarsın, unutamazsın sonunda, ilelebet

Arada bırakır, araftayken ömrümüz

Daralır, boğar, çaresizce

Seslenin

Eyy araftaki dostlarım! Geliniz.

Şu derdin bir ucundan tutalım

Öbür ucundan silkelensin ömrümüz

Saflık kalsın bize

Serilsin aramıza hor görülmeden

Hep sevilsin, kirletilmesin manasız kinlerle

Lekesi çıkmaz çünkü

Biz sevdikçe de leke tutmaz


-T.Fatih Karabekmez-

Tatlı Hüzünler




Tatlı bir hüzün kapladı memleketimi

Havada mahcup bir aydınlık

Sızıyor bulutların gamzesinden

Tane tane dökülen yağmurlar

En güzel mısraları oluyor gönül sularının

Durun!

Ne yapıyorsunuz dostlarım?

Kapatın şemsiyeleri

Güneşi göremiyorum

 

Sığınıyorum tütmeyen bir sobanın gölgesine

Görmüyorum, boğuluyorum

Bir nefes arıyorum

Susamış bir neslin bakiliğinde

Her daim susuz

Ve daima suskun

Kir tutmaz bir sayfanın beyaz lekesi

Gençliğim

Durma!

Bu şemsiyeler diyarında

Güneşini ara


-T.Fatih Karabekmez-

Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla -Füruğ Ferruhzad-

Kim vurduya gitti aşkımız Faili meçhul değilse nefsi müdafaadır.. Ellerimizde ki kelepçenin anahtarı sende Kavgamızın tek seyircisi bu şehir...