Ara

26 Şubat 2021 Cuma

Bir gün baksam ki gelmişsin -Yavuz Bülent Bakiler-




Bir gün baksam ki gelmişsin

Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar

Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik

Saçlarında ilkbahar


Bir gün baksam ki gelmişsin

Gülüşünde taze serin bir rüzgar

Ellerinde yine eskisi kadar güzel

Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar


Bir gün baksam ki gelmişsin

Hasretin içimde sonsuzluk kadar

Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz

Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.


Bir gün baksam ki gelmişsin

Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.

Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm

Benim olmuş dünyalar..


20 Şubat 2021 Cumartesi

Beni Güzel Hatırla -Orhan Veli Kanık-




Beni güzel hatırla!

Bunlar son satırlar..

Farzet ki bir rüzgardım, esip geçtim hayatından

Ya da bir yağmur sel oldum sokağında

Sonra toprak çekti suyu...

Kayboldum gittim, belki bir rüya idim senin için.

Uyandım ve ben bittim..


Beni güzel hatırla!

Çünkü; sevdim seni ben, her şeyini

Sana sırdaş oldum, dost oldum

Koynumda ağladın.

Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,

Beni üzdün, kınamadım.

Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım..


Beni güzel hatırla!

Sayfalarca mektup bıraktım sana

Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.

Sakladım günahını, sevabını içimde

Sessizce gittim...

Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.


Beni güzel hatırla!

Sana unutulmaz geceler bıraktım

Sana en yorgun sabahlar...

Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.

En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,

Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye

Vedalar bıraktım duraklarda.

Ne ararsan bir sevdanın içinde

Fazlasıyla bıraktım ardımda.


Beni güzel hatırla!

Dizlerimde uyuduğunu düşün,

Saçını okşadığımı,, üşüyen ellerini ısıttığımı,

Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.

Alnından öptüğüm dakikaları...

Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün

Şaşırtmayı severim biliyorsun.

Bu da sana son süprizim olsun

Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum

Beni güzel hatırla

Gidiyorum...



17 Şubat 2021 Çarşamba

Ruhi Bey -Edip Cansever-

 




O kadar bekledim ki, geliyorum

Ölümümü bekledim geliyorum

“Bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini”

Bekledim geliyorum.

 

Ben Ruhi Bey, mutlu olan Ruhi Bey

Ölümü gömdüm, geliyorum

Bir sonbahar günüydü, geliyorum

Güneşler buz gibiydi, geliyorum

Ve bütün kötülükler

Ölümün armaları gibiydi

Size anlatırım, geliyorum.

 

Hepsini, hepsini gömdüm, geliyorum

Havuzun kırık taşlarını –siz bilmezsiniz-

Limonluğu ve kırmızı konağı –siz bilmezsiniz-

Aynalarda kendini seven Ruhi Beyi –siz bilmezsiniz-

Ve bildiğimiz Ruhi Beyi –ya da pek bilmediğiniz-

Gömdüm ben, geliyorum.

 

Koro:

İyi biliriz sizi biz, iyi biliriz

Nerdesiniz Ruhi Bey.

Ruhi Bey:

Gömdüm hepsini, geliyorum

Bütün ölülerimi gömdüm, geliyorum.

 

Koro:

Peki, ya sonuç Ruhi Bey, ya sonuç

Biz sizi tanımaz mıyız?

Siz ne yaparsınız bundan sonra, biz ne yaparız

Bir bütünün parçalarıyız, bir bütünün parçalarıyız.

 

Ruhi Bey:

Sonuç mu dediniz, ne dediniz

Sonuç hiç gömülür mü, geliyorum

Ben yalnız ölülerimi gömdüm, geliyorum.

 

Koro:

Doğrusu anlamıyoruz Ruhi Bey

Her insan biraz ölüdür

Biz ki bir bütünün parçalarıyız, biliriz

Her insan biraz ölüdür.

 

Ruhi Bey:

İnsan yaşıyorken özgürdür

Yaklaştım iyice, geliyorum.

 

Koro:

Her insan biraz ölüdür

Biz de biraz ölüyüz.

 

Ruhi Bey:

Ölüler ki bir gün gömülür

İçimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler

İnsan yaşıyorken özgürdür

İnsan

          Yaşıyorken

                                Özgürdür

 

Gül




Sana bir gül aldım 

Sımsıkı tut onu

Korkmadan

Dikenlerini gönlümde sakladım

Çiçekleri yüzünde açsın diye

Cennet esintilerinde ki kokusu

Gözümde dallansın diye


Sahipsiz koyma onu 

Kokuşmuş günlerin aydınlığında

Anılarda tüten kokusu 

                        kadere yazılsın

Karanlığı olmaz tebessümlerin 

                          sayfalarının ardında

Bıkmadan, usanmadan, utanmadan

Kaybolayım

Bu çiğdem deryasının zamansız bahçelerinde

Bakakalayım solmayan güllere

Yüzünde açan güller tenimde solsun diye


-T.Fatih Karabekmez-

13 Şubat 2021 Cumartesi

Baharlar




Kazın toprağımı

Altında baharlar var

Bir gölgeyi sırtlamış 

Uçuyor kuşlar

Ve kayboluyorlar

Belki bozuk bir saatte

Belki yanlış bir zamanda

Ama bir varoluşta

Çünkü sancısı çekiliyor yüreğimde

Ve susuz bırakılıyorum

Ama direniyorum

Açamayan bir çiçek gibi 

Dileniyorum bulutlardan

Çünkü yüreğimde hala baharlar var

Ve kuşlar cıvıldıyor

Yapılmamış, söylenmemiş sözleriyle

Bakakalıyorum

Çünkü masum bir cıvıltı değil bu

Bir teselli hiç değil

Bir bakmışsın

Baharı sırtlamış 

Göçüyor kuşlar


-T.Fatih Karabekmez-

8 Şubat 2021 Pazartesi

Gidenlerin Ardından -Ümit Demir-




Gitmeler bilirim insana dair 

Gitmeler bilirim sevgiye, özleme, ayrılığa dair...

Bir kuşun ürkekçe havalanışı olur bazen

Bazen bir gülün zamansız soluşu...


Gitmeler bilirim, mutlak sonsuza uzanan

Gitmeler bilirim, her başlangıç gibi bir sonu olan..

Her veda erken vedadır aslında

Her gidiş aceleci..

Bir çekiliştir bir tarafa

Bir iç çekiştir, gövdenin sol tarafında..


Gitmeler bilirim geride kalanlara dair..

Gitmeler bilirim ümide, beklemeye, yolları gözlemeye dair..

Her giden erken yol almıştır aslında

Her giden, kendini kandırmıştır aslında..

Bir yalana sarılmıştır farkında olmasa da

....

Ve bir şiir bilirim arkada kalanın yazdığı

Bir şiir bilirim, her gidenin ben sandığı..

Her şair kendini yazmıştır aslında

Her şair, ilk gidendir; farkında olmasa da.



6 Şubat 2021 Cumartesi

Çocuksun Sen -Ahmet Telli-



Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesinde ki tipiye tutulduğum

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman 
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar 
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa 
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa da adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orada, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiğ damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi göz kapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
...


Lavanta





Sana uzanamıyorum

Ellerim, kollarım kısaca her zerrem kısa kalıyor bu uğurda

Bu uğurda tutunamıyorum

Sen gel tutunalım işte, aynı dalın iki ucundan

Köklerimiz karışsın, bitkin bir ağaç gibi

Serilirken sarı toprakları ruhuma 

Nefesimden de yakın bir sen vardın

Ama yine de uzanamazdım

Bir çığlıkta patlatsam

Veyahut en suskun anımda

Bir sözde dahi eksiktim senden

Belki de bir lavanta bahçesinde 

Benim kör topraklarımda

Elle tutulan tek rengimdin.


-T.Fatih Karabekmez-

Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla -Füruğ Ferruhzad-

Kim vurduya gitti aşkımız Faili meçhul değilse nefsi müdafaadır.. Ellerimizde ki kelepçenin anahtarı sende Kavgamızın tek seyircisi bu şehir...